Selanik – Seda Güdek

tarafından tdh
0 Yorum Yap

Hristiyanlığın yükselişini, Roma İmparatorluğu’nun yükselişini ve çöküşünü anlamadan anlayamazsınız. Rönesans’ta sanatın gelişmesini, Avrupa feodalizminin büyük şehirlerini ve de Avrupa dışındaki kıtalarda uygarlığın ilerlemesini anlamadan anlayamazsınız. 19. yüzyıldaki işçi hareketlerini, sanayi devrimini anlamadan anlayamazsınız. İnsanlığın mevcut duruma nasıl geldiğini, bu ve benzer pek çok olayın karşılıklı ilişkisini anlamadan anlayamazsınız. Artık doğa güçlerinin insanları açlıktan ya da soğuktan öldürdüğü bir dünyada yaşamıyoruz; bir zamanlar insanları dehşete düşüren hastalıklar çoktan yeryüzünden silinmiş olmalıydı ama bu kendi başına, yüz milyonlarca insanın dönemsel olarak açlık, yetersiz beslenme ve savaşlar nedeniyle mahvolmasını sona erdirmedi.

Yirminci yüzyılın sicili bunu gösteriyor. Bu yüzyıl, kapitalizmin sosyalist blok dışında kalan dünyaya yayılma, en ücra noktadaki köylüyü ya da çobanı bile artık şu veya bu ölçüde pazara bağlama girişimleriyle geçen bir yüzyıl oldu.

Bu, geçmişteki hiçbir dönemle boy ölçüşemeyecek bir savaş, katliam ve yoksulluk yüzyılı oldu. O kadar ki, liberal filozof Isaiah Berlin bu yüzyılı “Batı tarihindeki en korkunç yüzyıl” olarak tanımladı.

Ortadoğu tarihi için durum yirmi birinci yüzyılda da değişmedi. Savaş, katliam ve yoksulluk bu bölgede hala varlığını sürdürüyor. Coğrafyalarının mağduru olan insanlar çareyi sınırları aşmakta buldu.

Sanıyorum ki savaş onlar için gittikleri yerlerde psikolojik olarak devam ediyor.

İki haftalık Selanik ziyaretimde mülteci/göçmenlerle ilgili yaptığım gözlemler bana bu cümleleri kurduruyor. Yunan sosyal hayatından uzakta tutma stratejisiyle kamplara yerleştirilen Suriyeli, Pakistanlı, Afgan ve Kürt mülteci/göçmenler sağlıklı kalmayı geçtim, hastalıklarına çare olan ilaçlarını bile bulmakta zorlanıyorlar. Kamp ortamında yaşamayı tercih etmeyenler veya zorunda kalanlar, inşaat halindeki binalara yerleşiyorlar. Koşullar yaz mevsiminde kuru seyrediyor ama kış mevsimini düşünmek istemiyor insan; dilleri, dinleri, kültürleri, ruh sağlıkları ve genel sağlıkları bu koşullara ne kadar dayanabilir? Sabırsız ve agresif olmaları, zaman zaman kavga etmeleri durumu ortaya koyan kimi somut davranışlar. Bu bakımdan sivil toplum örgütleri gerçekten etkili durumdalar Yunanistan içinde.

Ziyaretlerimi gönüllü doktorlar grubuyla yaptım. Bu doktorlar kamp içinde güne başlayıp, sabit klinikte resmi görevli doktorlara destek olduktan sonra mobil bir klinik ile sokaklarda yardımcı oluyorlar insanlara. Bir diş hekimi ihtiyacı da hemfikir olduğumuz konulardandı, sivil toplum örgütleri arasındaki iletişim ağı çok hızlı çalışıyordu ve tesadüfler benim de bir sosyal merkez ile iletişim kurmamı sağladı.

Emekli bir makine mühendisinin tamamen gönüllü olarak ve üniversiteden bağışlanan aletler ile kurduğu dental mobil aracı insanlara yardımcı olabilmek adına gerçekten güzel bir araçtı benim için.

Gönüllü diş hekimleri olmadığı için park halinde olan aracın aktif hale geçmesi Dimitris’i gerçekten çok heyecanlandırdı, onun heyecanı da bir o kadar beni. Bu sosyal merkez sığınmacı/mültecilerin günlük yemek, dinlenme ve ağrı kesici ihtiyaçlarını karşılıyor ve genellikle Müslüman sığınmacı ve mültecilerle iletişim halindeler.

Pakistanlı ve Afgan hastalarla iletişim kurmak ancak iki çevirmenle mümkün olabiliyordu. Daha önce Türkiye’de yaşayıp sonrasında Yunanistan’a sığınan ve Türkçe bilen sığınmacı/mülteciler ile de karşılaştım, aynı dili konuşuyor olmamızdan ötürü rahatça dertlerini anlatabilmelerinin sevincini gözlerinden okumak mümkündü. İletişimin bu insanlar için ne kadar kıymetli bir şey olduğu bu anlamda anlaşılabiliyordu.

Dental mobil klinik Amerika’dan gönüllü gelen ve daha önce hiç asistanlık yapmayan Kate için de huzur vericiydi.

Bir gün çok yeterli değildi bizim için ama gün sonunda mutluyduk.

Selanik ziyaretim bu gönüllülük deneyimiyle konuya çok farklı açılardan bakmamı sağlayan anlamlı bir seyahatti. Çevremle paylaşmak benim için bir gereklilikti; sivil toplum hareketlerinin kıymetini daha iyi anladım.

Dünyayı değiştirmek hepimizle mümkün olabilir. Ne dersiniz?

ŞUNLAR DA HOŞUNUZA GİDEBİLİR